Kolektif belleğimizde yer eden güçlü bir entelektüel portre: Îbrahîm Ehmed

  1. yüzyıl Kürt tarihine yön veren, halkının sesi ve vicdanı olmayı başaran ender isimlerden biridir Îbrahîm Ehmed. Hukukçu kimliğiyle adaletin, yazar kimliğiyle hakikatin, siyasetçi duruşuyla özgürlük mücadelesinin simgesi olan bu büyük şahsiyet, yalnızca Kürt halkının değil, tüm Ortadoğu’nun vicdan atlasında özel bir yere sahiptir. Eserini çevirmekten kıvanç duyduğum bir şahsiyet.

6 Mart 1914’te Süleymaniye’de doğan Îbrahîm Ehmed, daha gençlik yıllarında kalemiyle yol almayı seçti. Henüz 18 yaşında Jiyan gazetesinde yayımladığı yazılarla düşünsel yolculuğuna başlayan Ehmed, 1937’de Bağdat Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra yalnızca bir hukukçu değil, aynı zamanda Kürt halkının haklarını yüksek sesle savunan bir fikir adamı olarak da ön plana çıktı.

“Kürtler ve Araplar” Kitabı: Bir Cesaret Manifestosu

İlk kez 1937’de Arapça olarak el-Ekrad we’l-Ereb ismiyle Bağdat’ta yayımlanan “Kürtler ve Araplar”, bu eser, dönemin toplumsal ve siyasal yapısını yansıtan, Kürt-Arap ilişkilerine dair bir düşünsel tanıklıktır. Ortadoğu halklarının kader ortaklığını sosyolojik bir bakışla ele alan eser, halklar arası dostluk ve kardeşlik fikrini savunurken, aynı zamanda dönemin politik atmosferine ve sultalara dair çarpıcı analizler içeriyor. Ancak bu cesur kalem, zamanın otoriteleri tarafından hoş karşılanmadı; kitap yasaklandı ve Îbrahîm Ehmed yargılandı.

Siyasi Mücadelenin Sesi

Ehmed’in siyasi mücadelesi, yazdıkları kadar etkiliydi. 1946 yılında Kürdistan Demokrat Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı, 1953’te partinin genel sekreteri seçildi. Partinin yapısını toplumsal tabanlara yayma, gençlik, kadın ve öğrenci derneklerini örgütleme fikri onun önerisiydi. Önerileriyle sadece bir siyasi hareketi değil, bir halkın örgütlü direniş kültürünü de şekillendirdi.

Siyasi yazıları, özellikle Xebat gazetesinde yayımladığı başyazılar, Irak’taki Arap milliyetçiliğine karşı Kürt kimliğini savunan en net ve güçlü metinlerdi. “Irak’ın Arap kısmı Arapların; Kürdistan kısmı ise Kürtlerin” diyebilecek cesarete sahipti. Bu sözler onu askeri mahkemelere taşıdı ama aynı zamanda halkının kalbine de.

Kalemin ve Dağın Arasında

1961’de patlak veren Eylül Devrimi’ne fiilen katılan Îbrahîm Ehmed, dağda bir direniş lideri olarak da halkının özgürlük mücadelesinde ön saflarda yer aldı. 1964’te yaşanan parti içi bölünme sonrası “Politbüro Kanadı”nı oluşturdu. Her zorlu dönemeçte, siyasi duruşunu halktan yana korudu.

1975’te Londra’ya yerleşti ve ömrünün sonuna kadar, kalemini ve fikrini Kürt halkı için kullandı. Londra’da yayımladığı Çirîkey Kurdistan (Kürdistan’ın Çığlığı) dergisi, Temmuz ve Ağustos 1979’dan Eylül 1985’e kadar dokuz Kürtçe sayısı ve Temmuz 1981’den Ağustos 1986’ya kadar beş Arapça sayısı yayımlandı. 1996 yılında Suriye’de Abdullah Öcalan ile uzun bir röportaj yaptı ve bu röportaj Temmuz 1997’de Serxwebûn  (Bağımsızlık) gazetesinde Türkçe olarak yayımlandı ve daha sonra kitap haline getirilerek birkaç kez basıldı.

Edebiyatın Direnişle Buluştuğu Yer

Îbrahîm Ehmed, yalnızca bir siyasetçi değil, aynı zamanda usta bir edebiyatçıydı. Kwêrewerî adlı ilk öykü kitabı 1959’da yayımlandı. Romanları arasında halkının acılarını, zulmü ve direnişi epik bir dille anlattığı Janî Gel (Halkın Acısı), Kürt edebiyatının mihenk taşlarından biri sayılır. Dirk û Gul ve Herzekarî û Hejarî romanları, anlatımındaki derinliği ve edebiyat sahnesindeki kalıcılığını çarpıcı biçimde yansıtır.

Mirası, Mücadeleye Devam Ediyor

2000 yılında Londra’da hayata gözlerini yuman Îbrahîm Ehmed, ardından sadece kitaplar ve makaleler değil, fikirle örülü bir direniş kültürü bıraktı. 2001 yılında kurulan Îbrahîm Ehmed Vakfı, onun anısını yaşatmak ve mücadelesini sürdürmek için çalışmaktadır. Vakıf her yıl, onun adıyla anılan Jawardê Bêl Altın Ödülü ile Kürt toplumuna emek vermiş kişileri onurlandırmaktadır.

2022’de vakıf, Îbrahîm Ehmed’in tüm eserlerini derleyerek 15 ciltlik bir külliyat olarak yayımladı. Bu, yalnızca bir edebi arşiv değil, aynı zamanda bir halkın düşünsel ve kültürel mirasıdır.

Îbrahîm Ehmed, bir halkın haysiyetini temsil eden bir kalemdi. Onun yaşamı, adaletin, özgürlüğün ve kültürel direnişin öyküsüdür. Bugün Kürtler onu yalnızca bir lider ya da bir yazar olarak değil, tarihin akışına yön vermiş bir fikir öncüsü olarak anıyor. Çünkü o, susturulamayan Kürt vijdanının entelektül sesi, direnişin cesur öfkesiydi.

Bir yanıt yazın